ÖTEKİ BİLİNÇ: SÜRREALİZM VE İKİNCİ YENİ

11.04.2014 tarihinde e-skop’ta yayınlanmıştır.

1930'lardan beri, Türk şiiriyle ilgili çalışmalar, Ercümend Behzat Lav ve Mümtaz Zeki'den başlayarak birtakım şairlerin sürrealizm, dada ve letrizm etkisinde kaldıklarından bahsederler. Bu konuyla uğraşan Cemal Süreya'ya göre, sürrealizmden "ilk söz edenlerden biri Mehmet Behçet Yazar. Yazar'ın Genç Şairlerimiz ve Eserleri (1936) adlı yapıtında Dada ve Sürrealizm akımlarına değinilmiş, belirli bir tanımlama yapılmış ve Türk şiirinde o güne göre bu akımlara yaklaşmış şairlerden söz edilmiş, örnekler de verilmiş."[1] Ahmet Hamdi Tanpınar da "Türk Edebiyatında Cereyanlar" (1969) makalesinde, "Asaf Halet Çelebi'yi 'bizde lettrisme ile karışık bir sürréalisme'i deneyen bir şair'; Özdemir Asaf'ı da 'Sürrealist tecrübelere çok yakın' bir şair olarak niteler. Necip Fazıl Kısakürek'in ise 'sürrealist tecrübeleri uzaktan hatırlatan bir manzume şeklini ve dilini bulduğunu' dile getirir."[2] Abidin Dino da, kardeşi Arif Dino'nun Çok Yaşasın Ölüler kitabındaki şiirlerinin dadacı bir espriyle yazıldığını söyler.[3] Ama sürrealizmle en yoğun olarak ilişkilendirilen sanatçılar başta Orhan Veli olmak üzere "Garip"çiler ve özellikle de "İkinci Yeni" şairleridir: Ece Ayhan, İlhan Berk, Turgut Uyar, Edip Cansever, Sezai Karakoç... Bu konudaki değinmelerin çoğu sürrealizm etkisiyle ilgili olarak "var mıdır?", "yok mudur" soruları sınırlarında irdeler konuyu. Nitekim, İkinci Yeni'den Cemal Süreya, "edebiyatımızda gerçeküstücülerin olmadığı" kanaatine varır. Ona göre, "hayatımızda edebiyatımızdakinden daha çok yeri vardır gerçeküstü'nün."[4]

 

Kendisi de şair olan Müesser Yeniay'ın yeni çıkan Öteki Bilinç kitabı da, sürrealizm ile İkinci Yeni şiiri arasındaki ilişkiyi ele alıyor.[5] Kitap, halen Bilkent Üniversitesi'nde Türk edebiyatı üzerine çalışmalarını sürdüren Yeniay'ın aynı zamanda tezi. Dolayısıyla, resmî tez formatına uyma zorunluluğundan olsa gerek, "Gerçeküstücülük" ve "Gerçeküstücü Teknikler" üzerine kısa, didaktik/ansiklopedik iki bölümle başlıyor ve ondan sonra asıl konusuna giriyor. Öteki Bilinç, yeni tezler önermekten çok, bu konuda daha önce yazılanlardan bir derleme sunuyor, dolayısıyla önceki kaynaklar konusunda da okuyucuyu aydınlatıyor. Ama sonunda o da, sohbetleri sırasında oldukça etkilendiği anlaşılan Hilmi Yavuz gibi, İkinci Yeni'nin sürrealist bir şiir olamayacağı yargısına varıyor.

Oysa postkolonyal edebiyat kuramıyla birlikte ortaya atılan "öteki modernizmler" perspektifinden incelenirse "varlık-yokluk" noktasındaki bir yargı anlamlı değil. Çünkü bu kuram modernizmi, Avrupamerkezci, yekpare bir estetik olmaktan sökerek, Batı dışına, özellikle de Batı'nın kolonilerine taşıyor. O kültürlerin kendi, yerel modernizmlerini keşfetmeye yöneliyor. İşte bu bağlamda, Batı dışındaki bir şiir dalgasının sürrealist olup olmadığı sorusu anlamını kaybediyor. Bunun yerine, o şiire özgü sürrealizminin nasıl farklı olduğu inceleniyor. Ve bu farklılıkların evrensel anlamıyla sürrealizme, modernizme ve avangarda nasıl katkıda bulunduğu araştırılıyor. Yani bir anlamda etkinin yönü değişiyor. Batı'dan Doğu'ya değil de Doğu'dan Batı'ya doğru bir katkı öncelikli oluyor. Sonuçta modernlik kadar, estetik modernizm de Batı'nın malıymış gibi görülmüyor. Bu da Batı dışı coğrafyadaki sanat ve edebiyat incelemelerini, Batı'nın kültür tarihine göreli olan söyleminden kurtarıyor. Özerkleştiriyor.

Bilindiği gibi e-skop,  Sürrealist Manifesto'nun yayınlanmasının 90. yıldönümü olması dolayısıya bu yılı "sürrealizm yılı" ilan etti. Düzenli olarak sürrealist metinlere ve sürrealizm tarihiyle ilgili yazılara yer veriyor. skop ilerki aylarda Türkiye'den yazarların da sürrealizmle ilgili incelemelerine yer verecek ve bu bağlamda İkinci Yeni ile sürrealizm ilişkisine de girecek.


[1] Cemal Süreya, "Gerçeküstücülük ve Türk Edebiyatı", Gergedan, No. 6, Ağustos 1987, s.134.
[2] Müesser Yeniay, Öteki Nilinç-Gerçeküstücülük ve İkinci Yeni (İstanbul, Şiirden Yayıncılık, 2013) s. 16.
[3] Abidin Dino, "Arif Dino İçin", Arif Dino, Çok Yaşasın Ölüler (İstanbul: Adam Yayınları, 1985). s. 33.
[4] Cemal Süreya, a.g.e., s. 135.
[5] Müesser Yeniay, a.g.e.